UFO VE UZAY BİLİMLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİ

Kütüphane


TARİHTEKİ EN BÜYÜK UFO AKINI
“ MEKSİKA UFO DALGASI ”

Ufoloji tarihi açısından 20. yüzyılın en iyi şekilde izlenip kayda alınmış ufo gözlemleri hiç kuşkusuz “Meksika ufo akınları” dır.
Bu inanılmaz ama gerçek konuyu UFO NET araştırdı.

Milyonlarca insanın yaşadığı, dünyanın en büyük metropolü Meksika’nın başkenti Mexico City, ayın güneşi örtüp, gündüzü geceye çevirdiği 11 temmuz 1991 tarihinde, nefesini tutmuş, 6 dakika sürecek bu ilginç doğa olayını yaşıyordu.

Güneş tutulması göz alıcı bir olay olsada, gökyüzündeki ilginç başka bir şey, ağırlığını ortaya öyle bir koyduki, binlerce seyircinin ilgisini güneşten kendisine çekmesi hiçte zor olmadı.

Tam olarak saat 13:22’de parlayan, metalik bir cisim bulutların arasından belirdi ve tutulmakta olan güneşin sol tarafında asılı durdu.Esrarengiz cisim tam yarım saat boyunca gökyüzünde kendisini gösterdi.Bu da şehrin değişik noktalarından 17 farklı insanın bu cismi kameralarına kaydetmeleri için yeterli bir zamandı.Daha sonra videolar üzerinde yapılan analizler sonucunda cismin bir topaç gibi kendi merkezinin etrafında döndüğü ortaya çıktı.

Jaime Maussan

Bu olayı takip eden bir kaç ay, insanlar adeta Jaime Maussan’ın benzetmesiyle “ufo delisi” olmuşlardı. ( Jaime Maussan, Meksika’nın en saygın tv habercilerinden biri ve Meksika’da tanınmış tv programı “60 dakika” nında sunucusudur.) Maussan, bu konu hakkında bir program yapmaya karar verdi. Bunun için seyircilerden ellerinde kaydetmiş oldukları videoları kendisine göndermelerini istedi.Seyircilerden gelen cevaplar o kadar çoktuk, kısa bir sürede ofisi çekilen, gecesiyle gündüzüyle göz alıcı ufo videolarıyla dolmuştu.

Maussan’ın bu olaydan önce ufolara ilgisi yoktu.Kendisi şöyle diyor ;
“Ben bir gazeteciyim ve sadece gerçeklerle meşgul olmak zorundayım. Fakat bu işin içine çekildikten sonra, bütün Meksika halkı ile birlikte öyle kanıtlar gördükki, ülkemin sıklıkla, sayısı oldukça fazla olan dünyadışı uçan araçlar tarafından ziyaret edildiği hakkında hiç bir şüphe kalmadı. Bütün bu olanları başka bir şekilde açıklayabilmem mümkün değil.”

1990’lı yıllarda neredeyse Meksikalıların her bağımsızlık gününde ilginç ufo olayları rapor edildi. Kutlamaların temel malzemesini silahlar ve askeri araçlar oluştururken birde buna ufolar eklendi. Bu olaylar, bağımsızlık günü ve ufolar hakkında bağ kurulmasına bile yol açtı. Güneş tutulmasından sonraki dönemlerde güçlü teleskoplarla gökyüzüne bakanlarla birlikte yıllık ufo gözlemleri bayağı arttı. Hatta ayda 100 ufo olayı rapor edilmektedir.

 

KAMERAYA YAKALANDI  

Jaime Maussen, Amerikalı dedektif çift Lee ve Brit Elders ile birlikte ortak çalışarak 3 etkileyici belgesel ortaya çıkardı. Bu belgesellerden biri olan “Kaderin Habercileri” programı, büyük halk kitleleri ve bilim adamları tarafından gözlemlenen en iyi ufo kayıtlarına yer verdi.

Bir çok ufolog, bu programda yayınlanan göz alıcı ve adeta insanın ağzını açık bırakan bu esrarengiz cisimlerin, ufo olgusunda gerçeği haykırdıkları ve kesinlikle bilinen dünya teknolojisi ile yapılmadıkları sonucuna vardılar. ( Bu videoların bir çoğu 20. YÜZYILIN EN İYİ UFO VİDEOLARI dvd setimizde ayrıntılı bir şekilde yer almaktadır.)

 Videoların birinde insan ufoyu bulutların içinden çıkarken görüyor. Şüpheciler hemen atağa geçip bunun bir kuş, bir uçak ve hatta bir meteor olabileceğini belirttiler. Ancak bilgisayar analizleri çok net bir şekilde, bu cismin metalik bir yapısının olduğunu ve buz hokeyi sopası şeklinde bir cisim olduğunu teyit etti. Bilgisayar analizleri dahada detaylı yapılıp pixel büyültme işleminden geçirildikten sonra, çıplak gözle görülemeyen detaylarda ortaya çıktı. İlerleyen analizler sonucunda metalik ana cismin altında, çıplak göze görülemeyen 2 daha küçük araç tespit edildi.

MAYA YAZMALARI

Meksika’da olan bu olayların etkileyici yanı bin yıldan daha eski kayıtlarla dahada artmaktadır.Mayalardan bahsediyoruz.Mayalar bu ülkenin eski sakinleriydi. Mayaların meşhur “Dresden Yazmalarından” anlamı çözülmüş olanlarında Maya kozmolojisinden bahsedilmektedir ve görünüşe göre Mayalar gelecekteki güneş tutulmalarının tarihlerini önceden hesaplayabiliyorlardı.

Mayalara göre 6. güneşin doğumundan sonra   ( 1991 deki güneş tutulmasından sonraki dönem) “Yıldızların Efendilerinin” veya  “Kaderin Habercilerinin” geri gelişi beklenebilir. Bir çok ufo araştırmacısına göre bu Meksika üzerinde görülen cisimlerin dünya dışı bir uygarlığa ait olmaları bu maya öngörüsünün  yaşayan bir kanıtıdır.

 

İMKANSIZ MANEVRALAR

Bilgisayar analizlerinden sonra araştırmacılar ayrıca, cismin inanılmaz manevra kabiliyetinide keşfettiler. Bu ayrıntı onlarca videoda görülüyor, bu oval cisimler tek bir parça iken 2 ayrı parçaya ayrılıyorlardı. Bu videolardan birinde cisim 5 ayrı parçaya ayrılıyordu. Diğer araçlar inanılmaz hızlar gösteriyor, imkansız denebilecek bir süratle gökyüzünde bir köşeden diğer bir köşeye haraket ediyorlardı. Videolardan birinin analizinde, ufolardan biri saniyenin 60’ta biri bir sürede gözden kayboluyordu.

Bütün bu etkileyici videolara rağmen Meksika hükümeti ufo konusunda sessiz kalıyordu. Araştırmacılar bu suskunluğun  sebebini Meksika’ya gitmekte olan uçak yolcularının havada güvenlik kaygısı ve bu sebeple azalacak yolcu sayısı ve dolayısıyla para kaybı şeklinde yorumluyorlardı. Buna yol açabilecek bir olay 1994 yazında  yaşandı. 28 temmuz 1994 akşamında 129 sefer sayılı uçak Mexico City havaalanına inişe geçti. DC9 tipi uçakta bulunan personel ve 109 yolcu her zamanki gibi bir iniş bekliyorlardı. Fakat birden havada bilinmeyen bir cisimle çarpışıp büyük bir korkuya kapıldılar. Pilot Raymond Cervantes Puana hemen acil iniş düzenine geçmek zorunda kaldı. Sonra şu cümleleri sarfediyordu “şu ana kadar böyle kuvvetli bir çarpma hissetmedim. Uçakta yaptığımız inceleme sonucunda amotisörlerden  (şok emici) birinin yerinden kopmuş olduğunu gördük.”

Ruana uçağı güvenli bir şekilde alana indirmeyi başarmıştı.Daha sonra hemen kontrol kulesine koştu. “Bana, son manevramı yaparken radarlarda 2 ufo gördüklerini söylediler. Sanırım benim uçuş rotam onlarınkiyle kesişmişti. Zaten o an acil durum ilan etmiştim.” Uçuş kontrol, herhangi bir sivil yada askeri bir uçağın iniş esnasında o bölgede uçmadığını teyit etti.

Hemen hemen 1 ay sonra bu sefer Acapulco’dan gelmekte olan 309 sefer sayılı uçakta faciadan kıl payı kurtuldu. Sözcü daha sonra olayla ilgili şunları söyledi ; “Birden bulutların arasından büyük ve gümüş renkli bir cisim çıktı. Cisim metalik ve daire şeklindeydi. Bizler onu net bir şekilde gördük.Birden uçağın altına geldi ve çarpışmayı önlemek için çok zor bir manevra yapması gerekti.” İnişten sonra kızgın uçak personeli ve yolcular kontrol kulesinin neden bu konuda pilotu uyarmadığını soruyorlardı.

 

KIZGINLIK

Yolcu uçaklarıyla ilgili bu olaylar halkın kızgın bir şekilde tepkisine yol açmıştı.Jaime Maussan şöyle diyordu. “Bir yolcu uçağının Mexico City semalarında bir ufoyla çarpışmasını hayal edebiliyormusunuz? Yetkililer böyle bir kazayı halka nasıl anlatabilirlerdi.” Maussan Meksika uçuş personeli sendikası tarafından, personele konu hakkında bilgi vermesi için davet edildi. Buda onların bu konuda ne kadar kaygılı olduğunu gösteriyordu. “Onlar için ufo olmuş olmamış farketmiyor. Sadece kazaları önlemek istiyorlar” diyordu Maussan.

Bilinmeyen cisimlerin sivil uçakların rotalarında (dünyadışı olsun veya olmasın) uçmalarına rağmen, Meksika hava kuvvetleri çok seyrek olarak avcı uçaklarını bu tatsızlığı önlemek için  görevlendirdi.Bir çok araştırmacıya göre hükümet ufoları bitr tehdit olarak görmüyor, aksine sanki onları davet ediyordu. Bir ihtimale göre hükümet bu cisimlerin ne olduğunu biliyor olabilirmi? Ancak onlar bu konuda konuşmak istemiyorlar.

 

EN İYİ KANIT

Meksika Ufo akını araştırmacılar için çok kuvvetli deliller sundu.Bu şekilde dünyadışı hipotezler desteklenebilir ve geliştirilebilir. Havada haraket eden şeyler öncekiler gibi sisli puslu bir şekilde değilde, açık bir şekilde biz buradayız diye haykırıyorlar. Ve bugüne kadarda dünyasal hiçbir açıklama getirilemedi. Ufoları Venüs gezegenine ve meteorlara benzetmeye çalışanlar için ortaya bütün materyaller konuldu. Ancak şüpheciler bu kanıtlar üzerinde araştırma yapmayı reddettiler.Hem inanmıyorum hemde inanmak istemiyorum gibi bir sonuç çıkıyor ortaya.

Bütün bu delillere rağmen havada asılı kalan bir soru var. Neden Meksika?

Aşağıdaki videolar 20. YÜZYILIN EN İYİ UFO VİDEOLARI dvd setimizden internerte uyarlanarak düşük görüntü kalitesinde yayınlanmaktadır.

 

 

11 eylül 1991 günü güneş tutulması sırasında bu esrarengiz cisim binlerce kişi tarafından görüldü ve filme alındı.
Düşük çözünülürlükteki video (4.5 MB - 320 x240)
Yüksek çözünülürlükteki video (16.5 MB - 640 x 480)

 

Ocak 1996’da Guillermo Osorio kendisi dışında onlarca kişinin tanık olduğu, Puebla kenti üzerinde uçan bu cismi görüntüledi. Astronomlar önce bu ufonun bir meteor olduğunu düşündüler. Ancak cismin çok alçaktan ve yavaş bir şekilde uçmasıyla bu düşüncelerini değiştirdiler.Bir bilgisayar analizi astronomların fikirlerini değiştirmelke doğru şeyi yaptıklarını kanıtladı.
video için
buraya tıklayın

 

Tarih 7 temmuz 1991. Puebla’ya bağlı Atlixco kentinde, bir uyuşturucu baskını sırasında polis fotoğrafçısı, havada uçmakta olan bu cismin fotoğrafını çekti. Ufologlara göre bu, yan tarafında ışıklar veya pencereler bulunan disk şeklinde bir uçan daire idi.Ayrıca aynı bölgede buna benzer uçan cisimler fotoğraflandı veya filme alındı.

 

Bağımsızlık günü.Yıl 1991.Yer Mexico City.Uçaklar uçarken davetsiz misafir geliyor. Aynı cisim Yine bağımsızlık gününde  fakat 2 yıl sonra yine ortaya çıkıyor.
Düşük çözünülürlükteki video (3 MB - 360 x288)
Yüksek çözünülürlükteki video (9.4 MB - 720 x576)

 

5 Mayıs 1994. Plazma Ufo.
Düşük çözünülürlükteki video (1.4MB - 360 x 288)
Yüksek çözünülürlükteki video (4.3 MB - 720 x 576)

 

Carlos Diazın filme aldığı ufolar.
Düşük çözünülürlükteki video (4.3 MB - 360 x288)
Yüksek çözünülürlükteki video (13.2 MB - 720 x576)

 

2 farklı yer ve zamanlarda gözlemlenen ufoların benzerliği.
Düşük çözünülürlükteki video (5.3 MB - 360 x 288)
Yüksek çözünülürlükteki video (18.6 MB - 720 x576)

 

NASA ALDATMACASI GÜN IŞIĞINA ÇIKIYOR

Nasa bugün rahatlıkla Ay'a insan gönderebilecek teknolojiye sahip. atta Mars'a insan göndermek isteniyor. Şu günlerde Nasa 2020 yılında Ay'a üs kurma planları yaparken, gelin bizde geçmişte neler olduğuna bir bakalım.
Apollo 11 uzay aracı Ay'a insan götürdü. Fakat Aya gidip gidilmediği hakkında bir çok tartışma yapılıyor. Geçenlerde eski bir Rus ajanının radyasyon yöntemiyle öldürülmesiyle, devletlerin gizli yöntemleri konusunda ne kadar az bir bilgiye sahip olduğumuz birkez daha ortaya çıktı. Dünya insanından saklanan o kadar çok gerçek varki... Gözlerimizi gönüllü olarak kapamaya devam ettiğimiz sürece bizler , gerçeklerden ve çevremizde olup bitenlerden habersiz yaşamaya devam edeceğiz.

Bu arada eğer aya giden (!!!) Apollo uzay aracından çekilen fotoğraflar sahte ise, NASA bunu yapma gereğini neden duydu.UFO NET komplo teorilerini araştırdı.

 

Mayıs 1961’de  Başkan John F. Kennedy  parlementoda şu açıklamayı yaptı. “Kendimize bir görev belirlemeliyiz.Bu görev, 20. yüzyılın sonuna kadar insanlı bir uzay aracını aya gönderip, güvenlik içinde tekrar dünyaya dönmesini sağlamak.” İşte bu cümlelerden sonra ay yarışı başlamış oldu. Bu da Soğuk savaşın bir dönüm noktası oldu.

Eski Sovyetler Birliği bu yarışta hemen koşmaya başladı ve öne geçti. 1961’de önce ilk erkek kozmonotu, 2 yıl sonrada ilk kadını uzaya gönderdi. Ve bu kişiler dünya çevresinde dönen ilk insanlar oldular.

Kennedy’nin bu konuşmasından bir yıl geçmeden John Glenn dünya yörüngesine çıkan ilk Amerikalı oldu. Fakat 1967’de Apollo 1’in denenmesi sırasında araçta yangın çıktı ve 3 astronotun ölümüne yol açarak bu girişimlere büyük bir darbe vurdu.

Bir çok zayıf noktanın yangına yol açtığı bu trajediden sonra, uzay aracı konusunda sıfırdan ve başka bir araç geliştirme zorunluluğu doğdu. NASA’daki bir çok kişi 20. yüzyılın sonuna kadar öngörülen zaman limitinin başarıyla yakalanamayacağını düşünüyorlardı.

Apollo 11 16 temmuz 1969’da Kennedy Uzay Merkezinden fırlatıldı ve 4 gün sonra Ay’a ulaştı.Bu, Başkan Kennedy’nin Ay projesini başlatmasından 8 yıl sonraydı. İddialara göre NASA’nın bu işe sıfırdan soyunup bu kadar kısa bir süre içinde Ay’a insan göndermesi imkansızdır.

 

AY YARIŞI

4.10.1957 - SSCB ilk uydu olan Spoetnik 1’i uzaya fırlattı.
12.4.1961 – Yuri Gagarin Vostok 1 kapsülünde uzaydaki ilk insan oldu.
19.6.1963 – Valentina Tershkova Vostok 6 kapsülünde uzaydaki ilk kadın oldu.
18.3.1965 – Aleskey Leonov Vostok 2 kapsülünden dışarıya çıkarak uzayda yürüyen ilk insan oldu.
31.1.1966 – Rus uzay gemisi Luna 9 Ay üzerine yumuşak ve başarılı bir iniş yaptı.
21.7.1969 – Apollo 11 Ay’a iniş yaptı. Neil Armstrong ve Buzz Aldrin yüzeyde yürüdüler.

 

İMKANSIZ RÜYA

Yazar Bill Kaysing’e göre, Kennedy’nin sözlerini yerine getirebilmek en azından getirilmiş gibi yapmak NASA’yı bir komploya itti. Kaysing 1956 ve 1963 yılları arasında Apollo uçuşları ile ilgilenen bir firmada teknik yazarlık yaptı. Kaysing’e göre bu yıllar arasında NASA, insanlı bir uzay aracının aya gönderilmesi ve tekrar dünyaya geri getirilmesi konusunda  bir başarılılık oranı testi yaptı. Sonuçta bir insanın aya gidip tekrar dünyaya geri dönebilme şansı % 0,0017 olarak saptandı. Kaysing’e göre 1969 yılı civarında NASA için bu oranı % 100’e çıkarmak imkansızdı.

Bazılarına göre Kaysing’in düşüncesi bir yerde mantıklı. Aya giden Apollo 11’de kullanılan teknoloji bugünküyle karşılaştırıldığında son derece ilkeldi. Öyleki araçta bulunan bilgisayarın hafızası bugün kullandığımız modern çamaşır makinesinin hafızasından daha azdı.

Yuri Gagarin ilk uzay kahramanı olarak nisan 1961’de vostok 1 kapsülü içinde, 327 km. Yükseklikte neredeyse 2 saat kaldı. Bu girişimler deyim yerindeyse Amerikalıları uzay projelerinde gaza getirdi.

 

TİYATRO OYUNU GİBİ

“Biz Aya Hiç Gitmedik” adlı kitabında Kaysing, Apollo 11’in aya gitmiş gibi gösterilmesi için NASA ve CIA’nin beraber çalıştığını iddia ediyor. İnsansız uzay aracı “Saturn 5” fırlatıltıp gözden kaybolduktan kısa bir süre sonra tekrar dünyaya düştü. Ayrıca NASA Nevada’da gözden uzak bir yerde bir yeraltı mağarasında ayın yüzeyine benzeyen bir stüdyo inşa etmiş olabilir.

Filimde beraber çalışacak olan astronotlarla kontrol merkezi arasında geçen konuşmalarlada desteklenecek olan bu senaryo sayesinde, herkesi özelliklede rakibi Sovyetler Birliği’ni Amerika’nın aya gittiğine inandıracaktı. Bunun için fotoğraflar ve filimler senaryoya eklendi ve son aşama olarak, askeri bir uçaktan içinde astronotların bulunduğu sahte bir uzay kapsülü bırakılarak dünyaya inmişler gibi gösterilecekti.

Apollo 11'in dünyaya dönen kapsülü

Kaysing dahada ileriye giderek, astronotların bu senaryoda inançla rol almalarını sağlamak için beyinlerinin yıkandığınıda belirtiyor.
Başka bir Amerikalı yazar Ralph Rene’de astronotların aya ulaşabileceklerine inanmıyor. “NASA Amerika’yı Aylandırdı”adlı kitabında, astronotların kozmik ışınlardan yanmamaları için Apollo uzay aracının en az 2 metre kalınlığında olması gerektiğini belirtiyor.

Teoriye göre NASA, 60’lı yılların sonlarında sahip olduğu teknolojiyle aya gidemeyeceği gerçeğini anlayınca, işi sahtekarlığa dökmeye kalktı. Bu sahtekarlığın büyük faydası olabilirdi. Birincisi bir propoganda olarak Ruslara karşı puan kazanılacaktı. İkinci olarakta uzay yolculuğu projesine akacak olan paralar Amerika’ya kalacaktı.

APOLLO 1 FACİASI

27 Ocak 1967’de fırlatılışından bir kaç gün önce Apollo 1’in astronot modülünde büyük sorunlar vardı. Astronotlar modülde çalışırlarken birden acil durum başgösterdi. Saat 18:30’u biraz geçmiştiki astronotlardan bir mesaj geldi. “Kokpitte yangın çıktı !” Saf oksijen tankları sebebiye bir kaç saniye içinde modüldeki sıcaklık 1400 dereceye çıktı. Astronotlar Gus Grissom, Ed White ve Roger Chaffee karbonmonoksit gazından boğuldular. Teoriye göre NASA’nın bu yangın olayının sebeplerini bulup çözüm bulması ve 2 yıl içindede yeni ve yeterli özelliklere sahi başka bir modül yapıp Ay’a göndermesine imkan yoktu.

 

KOMPLO

Diğer bir teoriye göre ABD ve SSCB uzaya yolculuk teknolojisini gizlice birlikte geliştirmişlerdi. NASA fotoğrafları sahteleştirmişti çünkü, Ruslarla birlikte ileride Mars’a gitmek için aya üs kuruyorlardı.

Bu teori “Alternatif 3” adlı şaka tv programında ortaya atılmıştı.( Bu program Anglia TV kanalındaki “Bilim Raporu” programı tarafından yapılmıştı.) Program aslında 1 Nisanda yayınlanacaktı. Ancak 20 haziran 1966 tarihinde yayınlandı. Hemen hasa izleyiciler tarafından tepkiler gelmeye başladı. Bu panik ortamı 1936’da Orson Welles’in “Dünyalar Savaşı” adlı radyo oyununun yol açtığı panikle karşılaştırılabilir. 

Belgesel dünyanın ekolojik dengesinin bozulmasının hızlandığını belirtiyordu. Bu sebeple uluslararası bilim adamları ve hükümetlerin danışmanlarından oluşan bir gurup 3 alternatif ile insanlığı kurtarmak istemişlerdi.

  1. Nükleer başlıkları atmosferde patlatarak kirliliğin uzaya gitmesini sağlamak.
  2. Büyük yeraltı sığınakları yapılarak buraya seçkin, zeki, zengin ve güç sahibi kişiler yerleştirilerek dünyanın tekrar yapılanmasını sağlamak.
  3. Bu sonuncu alternatif uygulama amacıyla seçildi.

" Aldrin ve diğer yapmacık astronotlar, ruhlarında taşıdıkları bu yalanla mı ölecekler? "
Ralph Rene – Komplo teorisyeni

 

3. ALTERNATİF

Bu seçeneğe göre insan kendisine en yakın yaşanabilir gezegene yani Marsa yerleşmeliydi. Bu programa göre 1950’lerin sonunda Amerikan ve Rus uzay sondaları ayın arka yüzünü araştırmak için gönderildi. Ay’ın bu kısmı Mars’a gidilmek üzere kullanılacak bir istasyon kurulmak için kullanılacaktı.Bu istasyon kurulur kurulmazda zengin ve güç sahibi seçilmiş kişiler dünyayı terkederek Mars’a gideceklerdi.

Bu teorinin ne kadar inanılmaz olmasına ve gazetelerin bunun bir şaka programı olduğunu belirtmelerine rağmen bir çok kişi bu belgesele inandı. Programın sonunda rol alan aktörlerin adlarının bile geçmesine rağmen.

Hatta program komplo hakkında bazı gerçekleri içerme ihtimaline karşın  ABD’de yayınlanmadı.

Burada bir teoriden daha söz etmek istiyoruz. Bir Amerikalı araştırma grubu “Mars görevi” , 20 yıl süren Mars fotoğrafları analizleri sonucunda, Mars’ın dünya dışı bir uygarlığın kalıntılarını barındırdığı sonucuna vardılar. Onlara göre en etkileyici şey ise Mars’taki yüz. NASA bunu bir ışık oyunu olduğunu söylüyor.

“Mars görevi” grubunun başı Richard Hoagland mart 1996’da grubun ismini “Girişimci görev” olarak değiştirdi. Çünkü Ay üzerinde doğal olmayan oluşumlar bulduğunu düşünüyordu.

" Neil Armstrong kontrol merkezine ilettiği mesajında 2 büyük cismin kendilerini izlediğini belirtti. "
Dr. Vladimir Azhazha – Moskova Üniversitesi.

 

KAYIP UYGARLIK

100 metreye kadar ayrıntı sunan uydular aracılığla alınan fotoğraflarda, düz çizgiler, daireler, kareler  yolları, evleri ve şehirleri temsil ediyordu.

Hoagland ne yaptığını biliyordu.Bu arada ay ile ilgili ayrıntılı fotoğraflara baktığında geometrik şekiller gördü. O bunların ay üzerindeki şehirleri korumak amacıyla yapılmış cam kubbelerin kalıntıları olduğuna inanıyor. Yer çekimi olmadığı için dünyada yapabileceğimizden çok daha büyük cam kubbelerin ayda yapılabileceğini belirtiyor. Tahminlerine göre “kule” diye adlandırdığı yapıların yüksekliği 12 km.’yi buluyor. Hoagland’ın dediğine göre bunlar gezegenler arası yolculuk eden bir uygarlığa ait kalıntılardı ve Apollo astronotları onların varlığından haberdardı.

Buradaki Vikin 1’in çektiği  fotoğrafta “Marstaki Yüz” görülüyor. NASA bunun 1,8 km. genişliğinde bir kaya parçası olduğunu söylüyor.
Rusların uzay sondası tarafından 1965’de dünyaya gönderilen bu ay fotoğrafında, Richard Hoagland’ın yapay olduğunu iddia ettiği gibi bir oluşum görülüyor.

Bir astronot Uzay mekiği Endeavour’un dışında uzayda yürüyor.(sağdaki resim)( 1996- Avustralya üzerinde) Dikkat ettiyseniz Uzay mekiği uçuşları her zaman dünyaya çok yakın olarak gerçekleşiyor.Bu da Apollo uçuşlarından sonra Amerikalıların uzayda daha derinlere gitmediği hakkındaki Komplo Teorisini destekler niteliktedir.

 

AYDAKİ YARATIKLAR

İngiliz Ufo araştırmacılarının önde gelenlerinden  Timothy Good iddialarında dahada ileriye gidiyor.  Hatta “Çok gizlinin ötesinde” adlı kitabında astronotların ayda dünyadışı canlılar gördüklerini iddia ediyor.Buna delil olarak Rus bilim adamlarınca takip edilen, Apollo 11 astronotlarından Neil Armstrong ve Buzz Aldrin ile kontrol merkezi arasında geçen gizli konuşmaları gösteriyor.

En ilginç sorulardan biriside şu: Neden NASA  60’lı yılların sonlarındaki Apollo uçuşlarından sonra bir daha Ay’a astronot göndermedi?

Belki gelecekte Ay, sırlarından daha çok ayrıntılar verecek bizlere.

SUSKUNLUĞUN KOMPLO TEORİSİ

“Mars görevi” grubunun yöneticisi Richard Hoagland’a göre Apollo astronotları Ay üzerinde yerleşim yerlerine ait olan büyük yapılar gördüler. Gizli bir radyo kanalı bu yapıları kontrol merkezine bildirilmek için kullanıldı. Astronotlar dünyaya geri döndüklerinde NASA tarafından, bu konuda bir tek kelime bile ağızlarından kaçırmamaları için uyarıldılar. Apollo 11, 12 ve 14 uçuşlarının devamları büyük bir karantina altında gerçekleşmişti. Bu uçuşların bazıları diğerleri tarafından izlenememişti. Bu gizli sayılabilecek uçuş görevleri sırasında astronotlardan NASA’ya gördükleri yapılar hakkında detaylı bilgi vermeleri istenmiş bu konudada NASA onlara fotoğraf çekmeleri için yeterince zaman vermişti. Otoriteler bu dünyadışı bir uygarlığa ait yapıların, normal halk tarafından görülmelerini istememişti. 



BİLİMİN AÇIKLAYAMADIĞI 36 KEŞİF

Not: Bu konu UFONET tarafından hazırlanmıştır. Aynı resimleri ve yazıları kullanıpta kendi eseriymiş gibi gösterenlerin alıntı yaptıkları yeri belirtmeleri daha profosyonelce olacaktı.(Buna gazetelerden biride dahildir.)

İnsanlığın aydınlanmasında en büyük rolü hiç kuşkusuz Modern Bilim rol oynuyor. Hatta Bilime tapanlar bile var. Ancak bazen birçok bilim adamının çokta geniş fikirli olduğunu söyleyemeyiz. Hatta dünyaya at gözlükleriyle baktıkları bile söylenebilir. Onlar bir doktrini temel alarak yollarına devam etmekte ve aldıkları bilimsel öğretilerin sınırlarını zorlamadan olaylara açıklık getirmektedirler. Buda bazen dar görüşlü teorilere yol açmaktadır. Klasik tarih ve diğer bilim öğretilerine ters düşen ve bir muamma olarak karşılarına çıkan bir çok olayı ve buluntuyu "vardır mantıklı bir açıklaması " deyip geçiştirmekte , hatta incelememektedir. Çünkü ulaşacağı sonuçlar hiçte klasik tarihin sıralamasına uyacak cinsten olmayacak. Klasik yolu değiştirmek istemediklerinden dolayıda bu buluntuları görmezlikten gelmekte, tartışmalara girmemektedirler. Buradaki amacımız bilim adamlarını kötülemek falan değil. Bilime karşı olmakta saçmalıktır. Ancak düşüncemiz Klasik bilimin daha geniş fikirlilikle incelemeler yapması ve insanlığı gerçeklerle aydınlatmasıdır. Evrim teorisinde olduğu gibi yüzyıllar öncesinin yanılgılarını devam ettirmek yerine yeni sayfalar açarak insanlığı gerçeklerle buluşturmak onların görevi olmalı. Şimdi gelin bakalım, şu dünya üzerinde bulunan ve bilimin görmezlikten geldiği , tarihimizin karanlıklarından buluntulara kısaca göz atalım. Buluntular sadece bunlarla sınırlı değil tabiki. Şimdilik sadece bu kadarına yer vereceğiz.

 

Temple of Hathor

Mısır , Dendera 'daki Hathor tapınağında göze çarpan ampuller. Bu ampuller kıvrımlı kablolar ile bir jeneratöre veya açma kapama düğmesine bağlıdırlar. Ampul şeklindeki cismin içine bir yılan tasviri konulmuş. Bu da ampulün içindeki ince teli gösteriyor olabilir.

 

 

 

   
Gantenbrink

Rudolf Gantenbrink tarafından Büyük Piramitte keşfedilen bakır kulplu kapı. Resim UPUAUT 2 adlı bir araştırma robotu tarafından çekilmiştir.. Hangi amaca hizmet ettiği bilinmeyen gizemli kapı ,kraliçe odasından başlayan güney kanallarında yer almaktadır. Bu kapının arkasında başka bir kapı daha bulunmuştur. Yapılan bazı araştrmalar sonucunda içinde ne oldğunu bilmediğimiz bir oda veya odalar bu ikinci kapının arkasında bulunmaktadır.. Aynı kapıdan kral odasından başlayan kuzey kanallarındada bulunmuştur. Burada sorulan en önemli soru şu : Görünüşte hiçbir amaca hizmet etmeyen bu kapılar Neden buralara kondu ?
Piramitteki bu araştırma hakkında daha fazla bigi için : www.cheops.org (site İngilizcedir)

 

   
Hammer in a rock

Yukarıdaki resimde gördüğünüz çekiç bir kum taşı içinde bulunmuştur. Yani Prensibe göre ,bu kum taşı oluşurken çekiç oradaydı. Keşif 1844 yılında Fizikçi David Brewster tarafından yapılmıştır (Kingoodie , Myinfield - İngiltere). İngiliz jeoloji arştırma merkezinden dr. A. W. Med tarafından yapılan analizlerde bu kum taşının yaşının 360 ile 460 milyon yıl olduğu saptanmıştr. Yani çekicinde o kadar eski olması gerekiyor. Bu sefer soru sormayacağım. Soruları siz üretin.

 

 

   
Carved shell

Üzerinde oyularak yapılmış, tam gelişmemiş olsada rahatlıkla farkedilen bir insan yüzü bulunan bir deniz kabuğu. Bu buluntu 1881 yılıında jeolog H. Stopes tarafından rapor edilmiştir.Yapılan testler sonucunda, oyma işleminin kabuklu henüz yaşarken yani fosilleşmeden önce yapıldığı ortaya çıkmıştır.Bu deniz kabuğu Pliocene devrine ait ve 2 milyon yıllıktır.

 

 

   
Sphere of Klerksdorp

Bu metal kürecikler Güney Afrika, Klerksdorp 'tan. Birinin üzerinde kürenin çevresini dolaşacak şekilde birbirine paralel 3 çizgi oyulmuştur. Bu küreler Cambrian devri öncesine ait pek çok mineral arasında bulunmuştur (2,8 milyar yıl öncesi). Bu kürelerden bazıları 6 milimetre kalınlığında, ince bir kabuğa sahiptirler. Bu ince kabuk kırıldığı zaman kürenin içinden süngerimsi garip bir şey çıkıyor.Bu süngerimsi şey havayla temas edince parçalanıp toz haline geliyor. Bu kürelerin ne oldukları ,ne amaçla yapıldıkları bilinmiyor. Üstelik 2,8 milyar yaşındalar. İnsanın inanası gelmiyor ancak bilimsel veriler bunlar.

 

 

 

   
Geode of Coso

"Geode of Coso" antik bir parçadır. Bu kaya parçasının üzeri doğal kristallerle kaplanmıştır.içinde bir boşluk bulunmuştur. Bu boşlukta, malzemesini metal ve porselenin oluşturduğu garip bir cisim bulunmuştur.

Resim A : Kaya parçasının iki parçaya bölünmüş hali.
Resim B : Taşın her iki yarısının iç kısmını görüyoruz.
Resim C : Radiography tekniğiyle içindeki cismin resmi çekiliyor. Cisim o kadar eski olmasına rağmen metal bir yapıdadır. Bu cismin üzerinde meydana gelen ve onu kaplayan kristal oluşumlu kabuğun oluşabilmesi için 500.000 yıl (beş yüz bin yıl) geçmesi gerekiyor !
Resim D : Yan taraftan çekilen radiography resminde metal cismi daha ayrıntılı bir şekilde görüyoruz.

Sonuç olarak bu garip cisim 500.000 yıl yaşındadır. Günümüzde bir şeye ait bir parça olsaydı ,çoktan ne olduğu tespit edilirdi.

 

 

   
Yonaguni

Japonya 'nın Yonaguni adasının yakınında , denizin 23 metre altında insan yapısı olduğu apaçık belli olan piramitler bulunmaktadır. 183 metre genişliğinde ve 27 metre yüksekliğindeki bu piramitler yaklaşık , 8000 - 10.000 yıllıktırlar.

Daha fazla bilgi için

 

   
The walls of Sacsahuaman

Peru Sacsahuaman 'daki bu duvarlar ,Bimini adasındaki esrarengiz su altı yapıları ile kesin bir benzerlik göstermektedir. Bu arkeolojik duvarlar bir gizem taşımaktadırlar çünkü ,antik çağlarda yapılmalarına rağmen ,bu kadar kusursuz bir şekilde işlenip yerlerine koyulana kadarki aşamalar için yüksek bir teknoloji ve bilgi gerektirmektedirler. İnsanın açıklayamadığı , garip iç ve dış açılara sahip bu duvar taşları hakkında cevabını bilmediği sorular ise şunlar : Nasıl taşındılar?Nasıl ölçülüp nasıl kesildiler ? Nasıl bu kadar doğrulukla yerleştirildiler ? Hemde ilkel insanlar tarafından.

 

 

   
Lines of Nazca

Bazı Nazka (Nazca) çizgileri ,yukarıdaki resmin orta kısmında görüldüğü gibi ,birbirine paralel kilometrelerce ve hatta dağları ,vadileri aşarak uzanmaktadırlar. Bu çizgileri kim takip ediyordu ve ne amaçla ?

 

 

   
Hieroglyphs of Abydos

Mısır 'daki Abydos tapınağındaki hiyerogliflerde ,helikopteri ,tankı, kargo uçağını ve planörü çağrıştıran şekiller vardır. Bu hiyeroglifler başka hiyerogliflerin altına gizlenmişlerdi. İlk tabaka hiyerogliflerin yerinden kopup düşmesiyle bu esrarengiz şekiller gün yüzüne çıkmıştır.

 

 

   
Submerged stone circle

Bu daire şeklindeki taş oluşumları 30 metre çapındadır ve Loch Ness gölünün dibinde görüntülenmiştir.

 

   
Hieroglyphs in Australia

 

1900 'lü yılların başlarında 250 civarında hiyeroglif Sydney 'in 100 km. kuzeyindeki Hunter Valley ulusal parkında keşfedilmiştir (Avustralya). Bunlar antik Mısır hiyeroglifleridir. Kuşkuya yer bırakmayacak olan Eski Mısır Tanrısı "Anubis" çizimi ile birlikte hiyeroglifler şu soruyu akla getiriyor: Acaba Eski Mısırlılar Avustralya 'yamı gitmişlerdi ?

 

 

   
Monster of Lochness

Lochness canavarını gösteren bu fotoğraf 70 'li yıllarda çekildi. (Gerçekmi değilmi bilemiyoruz.)

 

 

   
J Skull

Kafatası Peru'da (Ica) bulunmuştur. İlk bakışta günümüz insanının kafatasına benzemektedir, ancak soru işaretlerine yol açan bir kaç etken öne çıkmaktadır. Göz boşlukları günümüz insanının göz boşluklarından %15 daha büyüktür. Beynin yer aldığı boşluk ise 2600 ccm ile 3200 ccm arasında değişmektedir. Şu andaki insanın kafatasındaki beyin beyin boşluğu kapasitesi 1450 ccm 'dir !!!

 

 


   
Aircraft of mount Albàn

Yukarıda Alban Dağına kazınmış pervaneli bir uçağı hatırlatan eski devirlere ait bir resim görüyorsunuz. Olmek topluluğunun inanılmaz ve çözümlenemeyen örneklerinden birisidir.

 

 

   
airplane

Bu altın maket Kolomb öncesi döneme ait bir mezarda bulunmuştur. Yaklaşık 1800 yıllıktır. Görünüşe göre bir uçağın doğru ölçekli maketi gibi duruyor. (Delta kanatlı ,motor yerine sahip ,pilot kabini var ,kuyruk kanatları bile doğru şekilde tasvir edilmiş.) Güney Amerika 'da buna benzer bir çok eser bulunmuştur.

Daha fazla bilgi için

 

 

   
Buache Map

Buache Haritası 1737 'de eski yunan haritalarından kopyalanarak çizilmiştir. Harita Antartika 'nın buzla ötülü olmadan önceki halinide göstermektedir. şaşırtıcı olan ise şu: Eğer bugün Antartika buz ile örtülü olmasaydı Ross ve Weddell denizleri bu kara parçasının ortasından geçerek kıtayı 2 büyük parçaya ayırmış olacaktı. Ancak modern jeoloji araştırmaları sonucunda 1968 yılında bu gerçeğin farkına varılmıştı.

 

 

   
Ica stone

Peru 'daki Ica çölünde bulunan ve binlerce yıl öncesine ait Ica taşları akılları karıştırıyor. Dr. Javier Cabrera büyük bir sabırla bu taşları koleksiyonunda toplamış ve binlerce taştan oluşan bir müze açmıştır. Bu taşlara kazınmış olarak , kalp naklini göstern ameliyatlardan dinozorları avlayan insanlara kadar bir çok olay gösterilmektedir. Hatta evcilleştirilmiş dinozorların üzerinde oturan insanlar bile tasvir edilmiştir.

   
Russian nano-objects

Alışıldık olmayan bu spiral cisimler 1991 - 1993 yılları arasında Rusya'daki Ural dağlarının doğusunda bulunan küçük bir dere olaran Narada 'da bulunmuşlardır. Boyları en fazla 3 cm. olan bu cisimlerden (inanılmaz ama) 0,003 mm. olanlarıda bulunmuştur. Büyük olanları bakırdan , küçük ve çok küçük olanları ise çok ender rastlanan "tungsten" ve "molybdenum" maddelerinden yapılmıştır. Mikroskopla yapılan incelemeler sonucunda spiraller kusursuz bir biçimde "altın oran" tekniğiyle yapılmıştı. Dahada şaşırıcı olan şey ise: bütün bilimsel incelemelerin gösterdiği gibi bu cisimlerin yaşlarının 20.000 ile 318.000 yıl arasında değiştiğidir. Bu yaş farkı cisimlerin bulundukları derinliğe göre değişmektedir.

 

 

   
Femur of Toxodont with a spear of arrow

Tarih öncesi devirlerde yaşamış olan Toxodon 'nun bulunan birkalça kemiği. (Arjantin). Resimde ok ile gösterilen şey ise bir ok veya mızrak ucudur. İnsanın yaşamadığını sandığımız devirde , biri onu avlamış anlaşılan.

 

   
Mummy of the little creature

1932 yılında Pedro Dağlarında bulunmuş bir mumya. (ABD ,Wyoming eyaleti , Casper şehrinin 60 mil güney batısı). Mumya koyu bronz renginde ve oldukça buruşmuş vaziyettedir. Hayattayken boyu 35 cm. ' yi geçmiyordu !!! Röntgen ışınlarıyla yapılan incelemede bu canlının ağırlığının 5,5 kg. olduğu ortaya çıkarıldı. Cinsiyeti erkek ve bütün dişleri yerinde. Öldüğünde aşağı yukarı 65 yaşında idi. Mumya 350 gr. ağırığındadır. Alnı çok aşağıdadır. Ezik bir burnu ile büyük ve geniş burun delikleri vardır. Çok geniş ağzı ile incecik dudakları bulunmaktadır. Bu yaratık bilinen insan türlerinden çok daha küçüktü. Bazı araştırmacılara göre bu çok küçük boyutlarda olan bir ırkın üyesiydi.

 

 

   
Baalbek, Lebanon

Lübnan 'ın Ballbek şehri yakınlarındaki işlenmiş dev kaya blokları. Bu taşlar binlerce yıl öncesinde buraya getirilmişti. Resimde gördüğünüz parça 1050 ton ağırlıkta ve 25 metre uzunluğundadır. Bu " momolit " takma adlı yekpare blok dünya üzerindeki işlenmiş en büyük taş bloktur. Soru şu: Bu taşları kimler ve nasıl buraya getirebilmişti ?

 

 

Peru bronze wheels

Puru 'daki bronz dişliler. Modern dişlilerden farkı yok gibi. Tek farkı çok uzun zaman önce yapılmış olmaları.

 

 

   
Kiev astronaut

Ünlü " Kiev Astronotu " . Bu heykelcik Avrupa 'da bulunan " uzay adamı " özelliklerini gösteren tek buluntudur. Yaşı çok eskidir.

 

 

   
japan little statues

Tarih öncesine ait küçük japon heykelcikleri. Yakalarında civata taşıyan bu heykelcikler bir tür uzay başlığı ve elbisesi taşımaktadır. Hatta bunlardan biri çok büyük gözlük takmaktadır. Sanki güneş ışığından korunmak ister gibi.

Daha fazla bilgi için

 

   

   
Painting by Filippo Lippi

Filippo Lippi tarafından yapılan "La Madonna e san Giovannino" tablosu. (15. yüzyıl) Yukarıdaki koyu renkli ve ışık saçan cisim sanki haraket ediyor gibi. Çünkü seyredenler var. Tablodaki adam ve köpek. Ressamın tablosuna aksettirdiği bu cisim hiç bir inanç ve dinsel anlatımla alakalı görünmüyor. Roma döneminde olduğu gibi günümüzdede " ufo " fenomenleri aynı şekilde gözlemlenmektedir.

 

 

   
the mechanism of Antikythera

Bu resimde Antikythera makanizmasını görmektesiniz. Sağ tarafta ise teknik şeması yer almaktadır. 1900 yılında Girit adasında bulunmuştur.M.Ö. 1.yüzyıla tarihlenmektedir. Bu antik bronz mekanizma bize eski uygarlıkların düşündüğümüzün aksine daha ileri bir teknik bilgiye sahip olduğunu kanıtlıyor. Astronomik takvim olduğu düşünülen bu makanizmada (yada bir makinanın parçası ) içinde başka dişlilerde bulunmaktadır.

 

 


   
fossilized giant of County Antrim

1895 yılında İrlanda 'da Dyer tarafından mineral araştırmaları sırasında bulunan bir dev fosili. Boyunun karşılaştırılması amacıyla bir tren vagonunun önüne koyulmuştur. Yüksekliği 3 metre 70 santimetre ve ağırlığı 2050 kg.dır.(taşlaşmış olduğu için daha ağır geliyor herhalde) Sağ ayağı 6 parmaklıdır. Ancak daha sonra bu dev fosiline ve sahibine ne olduğunu kimse bilmiyor.

 

 

   
the Trilithon of Baalbek

Kafaları karıştıran bir şehir daha. Lübnan 'daki Balbek şehri. 20 metreden daha büyük taşlarında kullanıldığı bu antik şehir Roma imparatorluğundanda eski. Hatta Sümerlilerin bilgilerine göre bile burası antik bir şehirdi o zamanlar. Taşların büyüklüğünü göstermek amacyla 2 kişi yapıların arasında dikiliyor. Bugün kimse burasını kimlerin yaptığını ,nasıl yaptığını ,ne amaçla ve ne zaman yaptığını bilemiyor. Modern bilim ise Baalbek 'i görmezlikten gelmeye devam ediyor.

 

   
Fossilized finger

Bu cisim Kanada 'nın Kuzey kutup bölgesindeki Axel Heiberg adası eski fosiller koleksiyonunda bulunmuştur. İncelemeler bunun bir insan parmağı fosili olduğunu gösteriyor. Bu fosil 100 ile 110 milyon yıl öncesine aittir (Creataceous jeolojik dönemi). Bu fosil " DM93-083 " numarasıyla arşivlenmiştir. Röngen ışınlarıyla yapılan inceleme sonucunda yukarıdaki resimdeki siyah kısımların parmak kemiklerine ait olduğu ortaya çıkmıştır. Bu kadar eski zamanlarda insan yaşamış olabilirmi ?

 

 

   
The Unfinished Obelisk

Yapımı bitirilmemiş bir Obelisk (dikilitaş). Şu anda dikili bulunan en büyük obeliskten 2 kat daha büyüktür. Yapımında bir çok Mısır tapınağının inşasında olduğu gibi kırmızı granit kullanılmıştır. Yaklaşık 40 metre yüksekliğinde ve 1150 ton ağırlığındadır. (Eğer bitirilmiş olsaydı)

 

 

   
Fossilized hand

Kolombiya , Bogota yakınlarında bulunmuş bir insan eli fosili. Fosilleştiği kayanın yaşı 100 - 130 milyon yıldır. Yani , fosilde o kadar sene önce meydana gelmiştir.

 

   
Map of the Creator

Bu 120 milyon yıllık taş parçasının yüzeyi ,Ural Bölgesini gösteren (tabiri caizse) bir haritayla kaplıdır. Görünüşe göre bu kadar eski bir haritanın olması imkansızdır. Bashkir State Üniversitesindeki bilim adamları , çok eski zamanlarda , gelişmiş uygarlıkların olduğuna dair kanıtlardan biri olarak yorumluyorlar eseri. Bu greçektende insan eliyle yapılmış bir rölyeftir. Günümüz askeri haritaları ile neredeyse aynı karakterik özellikleri sergilemektedir. Harita sivil çalışmaları göstermekte yani uzunluğu 12.000 Km ' yi bulan kanallar , nehirlere çekilen çitler , güçlü barajlar... Kanallardan çokta uzakta olmayan yerde elmas biçimindeki yerler gösterilmiştir.( Ne anlattığı bilinmemektedir). Ayrıca harita bazı yazılarıda içermektedir. Hatta sayılar bile vardır. Bilim adamları önce bunun eski çince olduğunu düşündüler. Daha sonra bu düşünce bilinmeyen bir kaynağa ait hiyeroglif - syllabic türü yazıya dönmüştür. Bilim adamları bu yazıları şimdiye kadar çözemedilier.

   
Acambaro

1945 yılında Waldemar Julsrud adlı deneyimli bir arkeolog El Toro dağı ( Meksika ) eteklerinde gömülmüş vaziyette kilden yapılmış küçük heykelcikler buldu. Daha sonra El Tro şehri yakınlarında ve şehrin diğer tarafında Chivo Dağ yakınlarında poselenden yapılmış 33.000 'den fazla heykelcik bulundu.
Buluntular Chupicuaro , klasik kültür öncesine aitti. (M.Ö. 800 'den M.Ö. 200 'e kadar olan dönem) Bulunan heykelcikler , 65 milyon yıl önce yok oldukları düşünülen çeşitli türlerdeki dinozorları kusursuzca tasvir ediyordu. Modern bilim döneminde, neye benzedikleri ancak çözümlenen tarih öncesi bu yaratıkları ,nasıl olduda böyle eski bir uygarlık kusursuzca sanat eserlerine yansıtabilmişti ? İnsan görmeden tasvir edemez.

 

 

   
New Zealand

Yeni Zellanda 'da bulunan çok eski bir uygarlığa ait kusursuzca yerleştirilmiş taşlardanoluşan duvarlar bulundu. Bu duvarları yapan uygarlık hakkında en ufak bir bilgi yoktur.

 

 

   
Crabwood 2002

1877 yılında Montezuma tünel şirketinin bir tünel çalışması sırasında 50 milyon yıl eski olan bir lav akıntısının içinde bir tokmak ile bir kap bulundu.( Table dağı - California) Tomak yaklaşık 30 cm uzunluğunda ve kap ise 10 cm çapındadır. Bu buluntudan şu sonuç çıkıyor: 50 milyon yıl önce yanardağdan fışkıran lavlar sel olup akarken bu tokmak ile kap oradaydı ve ikiside lavın içinde gömülü kaldılar. 50 milyon yıl önce ? !!!!

Genel soru olarak şunu sorabiliriz: Bizlere öğretilen tarih yanlışmı yoksa bizler hayalmi görüyoruz.? Acaba ,aynı UFO olgusunda olduğu gibi bir takım gizli yapılanmalar gerçek tarihimizi bizden saklıyorlarmı? Aynen 1915 Ermeni olayları gibi siyasi gizli güçler gerçeği çarpıtıyorlar ve gerçekleri görmemiz engelleniyormu? Bilim buna alet mi ediliyor.Eğer öyleyse NEDEN ? Bilmemizi istemedikleri şey ne ?

 

İSTATİSTİK

  • Tekil Hit : 117
  • Çoğul Hit : 189
  • Online :
http://img519.imageshack.us/img519/9042/adbanner3lz8.jpg

Tüm Hakkı Saklıdır

Tasarim ALİ MENGÜ tarafindan yapilmiştir

Tasarim ve içerik İzinsiz Alinamaz

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol